Geceyi soluyordu, gece saçlı kız.
Sesini içine gömmüş,
geçmişle geleceğin içine kurduğu köprüde gidip geliyordu;ayaklarının ucunda usulca...
''Kiraz ağacının tepesindeydi,
aşağıdan kendisine taş atıyırdu kirazların sahibi
'sanki kuş avlıyor'
İkiside vazgeçmedi kararlılığından,
aşağıdaki taş,yukarıdakide yediği kirazların çekirdeğini atıyordu...''
Gülümsedi o anki haline.
Yıllar koşuyor, koşuyor diye bir iç çekti ve birde sigarasından nefes...
Ne güzel ezgilerle tanışmıştı okul yıllarında,
ne sevdalarla,dostluklarla, kavgalarla...
Konuştularmı bir masada arkadaşlarıyla; mangalda kül bırakmıyorlardı.
Ne özeniyorlardı; geçmişin mavi çocuklarına...
'Büyüdük! çarkın içine girdik
hatta çarkın ta kendisi olduk' dedi içinden
içi burkuldu...
Sessizce geçti içinin köprüsünden yine ayaklarının ucuna basarak.
Orda durdu
geceyi dinledi
söndürdü sigarasını.
Anlam veremeden haline, karıştı gitti diğer insanlara...
9 yorum:
Ben yazıyı çok sevdim.Çok yalın,çok naif,çok güzel:)
insan yeniler kendini.çocukluğumda radyo dinlerdim yattığım yerde.bir roman bir hikaye proğramı vardı.kitap okurdu bir tiyatrocu.alkadras kuşçusunu ordan dinlemiştim
dedimya insan yeniler kendini
ha şuda olabilir elbette
insan yenilebilir kendinede...
help me.
Sorry if I commented your blog, but you have a nice idea.
godsndrome çok teşekkürler:)
ateşinsesi, kimizamn yeniler kimi zamn yenilir,çok doğru,çok teşekkürler.
Yenilenerek ya da yenilerek hep o köprüde karar veriyoruz aslında. Ortasında durup düşünüyor, bazen karşıya geçiyor bazen geriye dönüyoruz...
hayat bu işte yine yeni yeniden...
"geçmişin mavi çocukları"
çok hoşuma gitti :)
beenmaya yineler ve yeniler hep güzel olsun yeterki...
Senracım Geçmişin mavileri ne güzelmiş...
Teşekkür ederim hepinize...
Yorum Gönder